Tadı kadar, sunumu da güzel olmalıdır sofrasındaki yemeklerin...
İçkilerini keyifli ortamlarda yudumlamalılar...
Mekanın güzelliği yetmez, manzara da ister bunlar.
Öyle kolay bir şey değildir ''KEYİF ADAMI'' olmak. Her yer beğenilmez!:)
Onlarla ilk buluşma yerini seçmek, işte bu yüzden bizim için çok önemliydi.
Ama İZMİRLİYİZ BİZ - KEYİF İNSANIYIZ doğuştan :)
Ruhumuzda var!
DIP ME'leri tavlamak, eğlendirmek çok çok kolay oldu bizim için :)
SAAT ve YER :
KORDON - GÜN BATIMI :)
Yaşayanlar bilir, KORDON'DA GÜN BATIMI kadar güzel birşey yoktur.
MEKAN :
Daha DIP ME’ler hayatımıza girdiği ilk günden belliydi – başka bir yer düşünemezdik zaten : BALIKÇI HASAN KORDON !!!!!!!!
Çeşme'ye yolu düşen en az bir kere mutlaka gitmiş, gitmeyenler de duymuştur, BALIKÇI HASAN’ı.
Yemeklerinin tadına doyum olmaz.
Hele hele OTLU BALIK, ENGİNARLI veya ŞEVKET-İ BOSTANLILEVREK !!!
Bir de üstüne ÇITIR HELVA yanında türk kahvesi…
Of ki ne oooof.. (canım çekti bak şimdi, yazı bitsin hemen yemeğe valla)
Konu yemek olunca bu yazı uzar gider susamam şimdi. Bu video belki biraz olsun anlatır size neler kaçırdığınızı...
Hatta daha da iyisi, yolunuz İZMİR'e düşerse, hemen soluğu BALIKÇI HASAN KORDON'da alın. Bize de haber verin, DIP ME'lerle baskın yaparız belki :)
Gelelim ilk buluşmaya..
Çok sıcaktı…
Çok heyecanlıydık…
Ama çooooooook eğlendik..
Uzun uzun anlatmaya gerek yok..
RAKI – BALIK - GÜN BATIMI KORDON ve BALIKÇI HASAN MENÜSÜ :))
DIP ME 'ler ‘’MEST ME’’ oldu valla :))
Bizim sadece aklımızda DIP ME’leri eğlendirmek vardı. Ama bu arada, öyle İKİ SÜPRİZ yaşadık ki – biz bunu hiç ama hiç planlamamıştık!
İlki, hani uzun zaman sonra ''belki'' diyebileceğimiz birşeydi. KEYİF-İ ÇAKIR serisindeki DIP ME’lerimizden biri ‘’GERÇEK’’ hali ile tanıştı!!!
TIPATIP AYNISI hem de - KANLI CANLI, GÜLEN, KONUŞAN ''keyif-i çakır'' DIP ME duruyordu karşımızda :) Çekim yaparken çok keyifli bir masa vardı. E DIP ME bu, keyifli birini görür de durur mu yerinde? Zıplayıverdi hemen rakısına... Biz yine güle oynaya çekime devam haldeyiz. Sonra bir anda farkettik - aslında bizden önce ''dip me'nin yeni arkadaşı - rakının sahibi'' farketti: ''E bu aynı been - BANA BENZİYOOOOOR'' Gerçekten !! Yüzü, gözleri, bıyığı, hatta gömleklerin mavi tonu bile aynıydı :)) Baksanıza haksız mıyız benzetmekte?
Hasan Bey’e bu güzel sürpriz için çok ama çok teşekkür ederiz. Sofrasından kahkahası, muhabbeti – neşesi hiç eksik olmasın :)
Diğeri ise günün değil, ayın hatta YILIN süprizi oldu bize. Herşeyi planlamıştık da bu aklımızın ucundan bile geçmezdi :)
Kendisi dünyada tanıyabileceğiniz en şeker, en esprili ve bi o kadar da yılan sever bi kişidir :) Olur da bir gün karşılaşırsanız, mutlaka ona YILAN'ları sorun :))
Çok ama çok iyi kalplidir üstelik - işinin en yoğun olduğu zamanda, dükkanın ortasında çekim yapamıza izin verecek kadar.
Neyse, gelelim süprize..
Çocuklar çekim yaparken bana sıcaktan fenalık geldi ve Seyit abi ile uğraşmak istedim. Oraya oturduğum ilk andan beri aklımdaydı yalan söylemeyim şimdi. Hazır ekip var, çekim yapılıyor: elinde bir bardak rakı ve DIP ME'li bir foto!
Aslında bu fotolar sadece bizim için olacaktı -eğlenecek gülecek, ona takılacaktık.
Biz eğlenele eğlene,
‘’Yılanların efendisiydi -Osmanlı efendisi oldu’’
‘’Aaaa yok yok haremsiz olmaz.. Şöyle bi fıstık alalım rakınıza efendim’’ diye diye çektik.
Ama ne zaman çekimleri gördük – inanamadım..
Ben nereden bileyim ??
Adamın içinde mankenlik varmış :) Gizli bir potansiyel, marka yüzüymüş de bizim haberimiz yokmuş..
Gece yaşayan-yaratan insanlarız, güneş batmadan rahat hissedemiyoruz kendimizi. O yüzden, biz de İLK DEFA SİZLERLE BULUŞMA ZAMANI olarak, tüm bu ürünlerin yaratıldığı GECE'yi seçtik:)
7x24 açık bi mağaza bizimki :)
Umarım beğenirsiniz yaptıklarımızı.
Sınırları sevmiyoruz demiştik ya, kendimize de sınır koymadık.
Hele öyle ‘’sadece belli bir müşteri profiline’’ hitap etmeyi HİÇ AMA HİÇ istemiyoruz!
Çünkü TARZ denilen şeyin PARA ile ÖLÇÜLMEDİĞİNİ düşünüyoruz!
Bize göre TARZ, insanın kişiliğinin dışa vurması…
İşte o yüzden,
NE YAŞ, NE MADDİ GÜÇ, NE DE SOSYAL KONUM ÖNEMLİ bizim için.
MİLLİ FORMACILARDAN PEK HAZ ETMİYORUZ ! :)
''Ortalama olmak insanı güvende hissettirir. Oysa öyle değildir. Görülmezdir. Son seçenektir; en dayanıksız rotadır. Ortalama olmayı cazip görmek sadece diğer bir tür pes etmedir.'' DIP - SETH GODIN
Moda ciddiyetle uygulanacak bir şey değil bize göre.
Defilelerde süzülen standart kalıp insanlar yerine, modanın bir eğlence olmasını istiyoruz.
Tak takıştır istiyorsan. Markaları, pazar malıyla karıştır.
İçinden geliyorsa, saçma sapan görün (Bakmayın siz o moda kritikçilerine...)
Yeter ki kendi tarzını – modanı yarat!
Başkasının kopyası olacağına, nasıl farklı olurum ve en önemlisi KENDİM olurum diye düşün.
Renkleri sev! Biz çok seviyoruz:)
Renkler bizi daha cesur yapar, sıradanlıktan kurtarır. Neşelendirir.
İşte bu bakış açısıyla, içimizden geldiği gibi, tasarlıyoruz.
Herşeyden önemlisi de, tasarımlarımızın, doğru kişilerle buluşmasını istiyoruz.
Doğru kişiler demişken;
''DÜNYAYI HALA KEŞFEDİLECEK KOCAMAN BİR OYUN ODASI GİBİ GÖRENLERİ ÇOK SEVİYORUZ''
İşte biz size, o odada oynamanız için ''YENİ OYUNCAKLAR'' tasarlıyoruz. LEGO gibi.. Gerisi tamamen size kalmış.
Eğlenceli,
Farklı,
Renkli, Özgün ürünler..
Takı, kıyafet, ayakkabı, çanta, dekorasyon, oyuncak, eğlencelikler… Daha bir sürü şey...
İçimizden ne gelirse, AKLIMIZA NE DÜŞERSE anlayacağınız. :)
Öyle hanım hanım, sade, klasik , alışıldık şeyler yok burada!
Kendi tarzınızı bulmaya yardım edecek, etrafta satılmayan, belki de arayıp bulamadığınız şeylerle karşılaşacaksınız.
Ufak bir B-POSH parçası bile, dolabınızın bir köşesinde unuttuğunuz o elbiseyi baştan yaratmaya yetecek! Hepsi alışıldık kalıplardan, malzemelerden uzak - farklı!
POSH İngilizce’de üst sınıf, havalı, gösterişli, lüks anlamına geliyor.
Argoda ise, ‘’kokoş, süslü, son moda giyinen’’ gibi de kullanılabiliyor.
Victoria Beckham’ın lakabı POSH mesela.
Aslında POSH kelimesi, eskiden Hindistan’a giden İngilizlerin, bu gemi yolculuğu sırasında kuzeye bakan (hep gölgede kalan) ayrıcalıklı, lüks-havalı ‘’artistik’’ yerlerde seyahat etmek istemelerinden çıkmış.
‘’Port’’ (geminin sol - iskele tarafı) bölümünde otururken, bıraktığınız ülkeyi görebiliyormuşsunuz – ‘’PORT OUT’’ buradan geliyor.
Dönerken de yine ülkeyi görebilmek ve en önemlisi gölgede oturmak için, ‘’starboard’’ (sancak) denilen bölümde seyahat ederlermiş – ‘’STARBOARD HOME’’
Bu yerlere ‘'Port Out, Starboard Home'’un kısaltılmışı P.O.S.H. denirmiş.
Sadece üst sınıfın kullandığı, en havalı – en gösterişli – en pahalı yerler yani!
POSH kelimesinin ''havalı, lüks, gösterişli'' anlamı buradan geliyor.
Bu kadar etimoloji dersi yeter :)
B-POSH (Be POSH) da, gösterişli, havalı, ayrıcalıklı, üst sınıf ol demek işte.
Bunun için çoook zengin olmanız da gerekmiyor bizce.
Biraz kendi tarzınız, biraz zevk, biraz da bunlara yardımcı olacak ürünlerle herkes POSH olabilir :)
İnsan 40 yaşına gelince, gerçekten ufak çaplı cinnetimsi bir şey yaşıyormuş. Bir anda kuralları, mecburiyetleri, dayatmaları, en en önemlisi de ‘’kendin gibi olamamaları’’ sorgulamaya başlıyormuş. Herkesin başına bu geliyor mu, bilemem. Ama bana oldu.
Bir anda içimdeki kokoş CHUCKY çıktı ortaya!
Yalan atmayayım şimdi, kokoşluk hep vardı da, bu CHUCKY sonradan katıldı bünyeye.
Senelerce kurumsal, ciddi iş ortamlarından sonra, sadece kendim olan - hayalim olan birşeyi yapmaya karar verdim.
Kalıplar olmadan, özgürce, eğlenerek, keyif alarak birşeyler yaratmak istedim.
Ve işte böyle ufak çaplı bir cinnet anında da, bu blogu açmaya karar verdim. :)
İlk başlarda B-POSH hobi gibi bir şeydi benim için - kaçış noktam, gerçekten yapmaktan zevk alacağım bir uğraş olacak, bana ''gerçek beni'' yaşatma lüksünü verecekti. Vaktim oldukça, aklıma düştükçe yavaş yavaş bir şeyler eklenecekti buraya.
İlk niyet buydu valla... Sonra ne mi oldu?
Benim hobi diye başladığım şey resmen ciddi bir işe dönüştü. Dönmemesi mümkün değildi galiba - işin içinde tasarım olunca, duramayacağımı bilmem lazımdı. :)
Pişman mıyım peki? ASLAAAAAA!!
Fena mı hem, arada bir RESET atmak gerekiyor bence bu hayatta!
SİL BAŞTAN BAŞLAMAK GEREK BAZEEEEEN…
Bu arada B-POSHsadece ''ben'' iken, ''BİZ'' oldu.
Onlar benim, B-POSH ise onların bebeği oldu.
''Onları'' burada yakından tanıyacaksınız zaten.
İşte böyle bizim hikayemiz...
Daha yolun çok başındayız.
Ama, 3 ay gibi çok kısa bir sürede, 4 farklı ürün grubunda birçok ürün tasarladık.
Sıfırdan bir marka yarattık.
En ufak detayına kadar ‘’FARKLI’’ olsun, ‘’BİZ’’ olsun diye çabaladık.
Umarım seversiniz bizi…
Burası bizim evimiz, atölyemiz, ofisimiz, kendimiz...
Sizlere de kapımız hep açık… HAYATIMIZA HOŞGELDİNİZ :)